LGS'de Matematik Korkusunu Nasıl Yenebiliriz?

LGS'de Matematik Korkusunu Nasıl Yenebiliriz?

1 Temmuz 2025 Salı

LGS, öğrenciler için yalnızca bir sınav değil, aynı zamanda önemli bir gelecek belirleyicidir. Ancak özellikle matematik, birçok öğrenci için korku ve endişe kaynağı olabiliyor. Sayısal sorulara karşı duyulan bu kaygı, başarının önüne geçebiliyor. Oysa ki bu korku, doğru yöntemlerle aşılabilir. Öğrencilerin düzenli çalışması, özgüven kazanması ve uygun desteklerle ilerlemesi bu süreçte büyük rol oynar. Özellikle profesyonel bir LGS kursu, hem akademik eksiklerin giderilmesini sağlar hem de öğrencinin sınava karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olur. Şimdi bu süreci birlikte detaylıca inceleyelim.
LGS Matematik Korkusu Nedir? Sebepleri Nelerdir?
Liselere Geçiş Sistemi (LGS), öğrencilerin eğitim hayatlarındaki en belirleyici sınavlardan biridir. Ancak bu süreçte, öğrencilerin karşılaştığı en büyük engellerden biri de matematik korkusudur. Sayılarla arası iyi olmayan pek çok öğrenci, LGS’de karşılaştığı matematik soruları karşısında özgüvenini kaybedebilir, yoğun stres yaşayabilir ve konulara yaklaşımında olumsuz duygular geliştirebilir. Bu korkunun kökeninde yalnızca bilgi eksikliği değil, duygusal ve çevresel faktörler de yer alır. Matematik korkusu, zamanla öğrencinin sadece bu dersten değil genel sınav başarısından da uzaklaşmasına neden olabilir. Bu bölüme matematik korkusunun oluşum sürecini ve temel nedenlerini inceleyerek başlayacağız.
Kaygı ve Stresin Fiziksel ve Zihinsel Etkileri
Kaygı ve stres, öğrencilerin hem zihinsel netliğini hem de fiziksel sağlığını etkileyerek başarıyı doğrudan etkileyen iki önemli faktördür. Özellikle sınav döneminde artan stres, öğrencilerin bağışıklık sisteminden uyku düzenine, konsantrasyon seviyesinden motivasyona kadar birçok alanda olumsuz etkiler yaratır. Fiziksel olarak mide bulantısı, baş ağrısı, halsizlik gibi belirtiler görülürken; zihinsel olarak dikkat eksikliği, unutkanlık, öfke ve isteksizlik gibi sorunlar yaşanabilir. Bu da öğrencinin matematik gibi dikkat ve problem çözme becerisi gerektiren derslerde daha çok zorlanmasına neden olur.
Başarısızlık Korkusu ve Mükemmeliyetçilik Tuzağı
Bazı öğrenciler, başarısız olmaktan o kadar çok korkar ki daha en başta pes etme eğilimindedir. Bu durum genellikle mükemmeliyetçi bakış açısıyla birleştiğinde, öğrencinin kendisinden beklentisini aşırı yükseltmesine ve en küçük hatayı bile büyük bir başarısızlık olarak görmesine neden olur. Böyle bir öğrenci, sınavda birkaç soru kaçırdığında ya da konuyu ilk seferde anlayamadığında kendini yetersiz hissedebilir. Oysa öğrenme süreci hata yapmayı da içerir. Başarısızlık korkusunu yenmek için öğrencilerin hedeflerine ulaşmak adına adım adım ilerlemeyi öğrenmesi ve hatalardan ders çıkarmayı bir beceri olarak görmesi gerekir.
Öğrenilmiş Çaresizlik ve Motivasyon Kaybı
Öğrenciler, geçmişte defalarca denedikleri halde başarılı olamadıkları bir konuda artık hiçbir şeyin işe yaramayacağına inanabilir. Bu durum “öğrenilmiş çaresizlik” olarak adlandırılır. Matematik dersinde sürekli düşük notlar almak, anlamadığı sorularla tekrar tekrar karşılaşmak ve destek alamamak bu inancı pekiştirir. Sonuç olarak öğrenci, çabalamayı bırakır ve “nasıl olsa yapamayacağım” düşüncesine kapılır. Bu da beraberinde motivasyon kaybını getirir. Bu döngüyü kırmak, ancak doğru yönlendirme ve küçük başarılarla yeniden inanç kazandırmakla mümkündür.
Matematik Korkusunu Yenmek İçin Uygulanabilir Stratejiler
Matematik korkusuyla başa çıkmanın en etkili yollarından biri, bu korkunun üstüne sistemli bir şekilde gitmektir. Öğrencilerin kendilerine inanmaları, olumlu bir öğrenme ortamı oluşturmaları ve uygun stratejilerle düzenli çalışmaları bu süreci kolaylaştırır. Korku, ancak bilgi ve deneyimle yerini güvene bırakır. Bu bölümde, öğrencilere yol gösterecek somut yöntemleri adım adım açıklayacağız.
Pozitif Düşünce ve Kendine İnanma Gücü
Pozitif düşünce, öğrenme sürecini daha verimli hale getirirken, özgüveni de artırır. Matematiği “zor” ve “yapılamaz” olarak etiketlemek yerine, her öğrenci kendi gelişimine odaklanmalı ve öğrenmenin bir süreç olduğunu kabul etmelidir. Kendine inanmak, başarıya giden yolda en büyük destekçidir.
Olumsuz İç Sesi Dönüştürme Teknikleri
Olumsuz iç ses, çoğu zaman başarının önündeki en büyük engeldir. “Ben yapamam”, “Anlamıyorum” gibi ifadeler, beynin öğrenmeye olan inancını zayıflatır. Bunun yerine, bilinçli farkındalık çalışmaları, olumlu onaylamalar ve küçük hedeflere ulaşma yöntemiyle bu iç sesi değiştirmek mümkündür. “Bu konuyu anlayabilirim, yeter ki zaman ayırayım” gibi yapıcı düşünceler öğrencinin tutumunu olumlu yönde etkiler.
Hedef Belirleme ve Küçük Adımlarla İlerleme
Başarıya ulaşmak için dev adımlar atmaya gerek yoktur. Küçük ama sürekli ilerlemelerle büyük mesafeler kat edilebilir. Öğrenciler, büyük hedefler yerine daha ulaşılabilir, kısa vadeli hedefler koyarak yola çıkmalı ve her bir başarıyı kutlamalıdır.
Gerçekçi Hedefler Koymak
Gerçekçi hedefler koymak, öğrencinin başarabileceğine inandığı seviyede hedefler belirlemesiyle mümkündür. Örneğin bir öğrenci, “Her gün 10 soru çözeceğim” diyerek işe başlayabilir. Bu hedefler gerçekleştikçe, hem özgüveni artar hem de konulara hâkimiyeti gelişir.
Başarıları Kutlamak
Her başarı, ne kadar küçük olursa olsun önemlidir. Öğrencinin bir soruyu doğru çözmesi, bir konuyu anlaması, hata yapmadan bir testi tamamlaması bile kutlanmalıdır. Bu, öğrenme sürecini pozitif pekiştirme ile destekler ve öğrencinin motivasyonunu diri tutar.
Doğru Çalışma Yöntemleri ile Matematik Başarısını Artırma
Her öğrencinin öğrenme biçimi farklıdır. Bu nedenle doğru çalışma yöntemi kişiselleştirilmelidir. Kimisi yazarak, kimisi dinleyerek, kimisi ise görerek daha iyi öğrenir. Matematik başarısını artırmak için konuların bolca tekrar edilmesi, farklı kaynaklardan soru çözülmesi ve öğrenilen bilgilerin uygulanması gerekir.
Planlı ve Düzenli Çalışma
Düzensiz ve rastgele çalışmalar yerine, belirli bir plan çerçevesinde ilerlemek verimi artırır. Öğrenciler haftalık ya da günlük çalışma programları yaparak, zamanlarını daha etkili kullanabilir. Bu sayede konular arasındaki bağlantılar daha kolay kurulur ve öğrenme pekişir.
Tekrar ve Pratik Önemi
Matematikte “öğrendim” demek yeterli değildir, çünkü tekrar edilmediğinde bilgi kısa sürede unutulur. Bu nedenle her yeni konu öğrenildikten sonra, belirli aralıklarla tekrar edilmeli ve benzer sorular çözülmelidir. Pratik yapıldıkça öğrencinin çözüm hızında ve doğruluğunda gözle görülür bir artış olur.
Farklı Kaynaklardan Yararlanma
Bir konu farklı kaynaklardan öğrenildiğinde daha iyi pekişir. Öğrenciler, konu anlatımlı kitaplar, online ders platformları, video çözümler ve interaktif uygulamalardan faydalanarak bilgiyi farklı açılardan görme fırsatı bulurlar. Bu çeşitlilik, öğrenme sürecini destekler.
Profesyonel Destek Almak: Koçluk ve Rehberlik
Matematik öğrenme sürecinde bazen dışarıdan alınan profesyonel destek büyük fark yaratır. Özellikle öğrencinin kendi başına ilerleyemediği, motivasyonunun düştüğü ya da eksik kaldığı konularda bir uzman yönlendirmesi, yol gösterici olur.
Özel Dersler ve Eğitim Koçluğu Farkı
Özel dersler genellikle akademik eksiklerin giderilmesine odaklanırken, eğitim koçluğu öğrencinin genel öğrenme düzenini, motivasyonunu ve hedef belirleme becerisini geliştirmeyi amaçlar. Her iki yaklaşım da doğru şekilde kullanıldığında öğrencinin potansiyelini ortaya çıkarabilir.
Rehber Öğretmenlerle İşbirliği
Rehber öğretmenler, öğrencilerin sadece akademik değil, duygusal gelişimlerini de destekler. Matematik korkusuyla mücadelede, rehber öğretmenlerle düzenli işbirliği yapılarak öğrencinin kaygıları azaltılabilir ve özgüveni yeniden inşa edilebilir.
.